CDlerim

CDlerim
indirmek için resimlerin üzerine tıklayın

Lila ve Kuzgun

👧Lila önündeki mavi ve kırmızı renkli küçük toplara baktı.

-Karar veremiyorum. Acaba bugün hangisini yanıma alsam?

-ben olsam maviyi alırdım dedi kuzgun gagasıyla mavi topu göstererek.

-o zaman ben de kırmızıyı alırım?

Kuzgun başını yana eğip

-Neden? Diye sordu.

-Çünkü sen maviyi seçtin? Dedi Lila omuzlarını silkerek.

-İyi ama ben senin alman için seçtim onu dedi kuzgun gülerek, kendim için değil...

-Ama ben öyle anlamadım dedi Lila düşündüm ki… diye devam etmek istedi.

-Düşündün ama bana sormadın bile? Diye sözünü kesti kuzgun.

-Sandım ki… 

-İşte ben de bunu anlatmaya çalışıyordum dedi kuzgun. Sonra da

-Peki ille de birini seçmek zorunda mısın? Diyerek göz kırptı.

Kısadan Hisse:

Seçenekler hiç bir zaman tek değildir.

Karşındakinin ne düşündüğünü anlamanın en iyi yolu, akıl yürütmek değil; ona soru sormaktır.

Seçim hakkında her zaman başkalarına öncelik tanıyanlar, gerçekten kendi istedikleri seçimleri özgürce yapamazlar. 

🐦-Pekala şu an canın ne yapmak istiyor? Diye sordu baykuş Lila’ya.

-Bilmem ki dedi Lila sıkıntıyla ayaklarını sallarken.

-Peki ben sana söylersem?

-Aklından ne geçtiğini bilebilir misin gerçekten? Dedi Lila şaşkınlıkla.

-Hem de hepsini diye kafasını salladı baykuş.

-Nasıl? Diye sordu Lila. Gözleri merakla açılmıştı.

-Aslında ben.. Diye deavm etti, uçmak istediğimi düşünüyordum, bunları söylerken ayaklarına bakıyordu. Neden benim de senin gibi kanatlarım yok? 

-Başka?

-Ve galiba karnım acıktı diye kıkırdayarak ekledi Lila.

-Başka?
-Eve gidip ödevlerimi yapmam gerek…

 -Ah işte bunlardan bazıları benim düşüncelerimdi dedi baykuş gülerek. Akşam olmak üzere dedi kanadıyla batan güneşi göstererek, avlanma vaktim geldi… Halbuki ben de burada oturmuş ne ödevi yapmam gerektiğini kendime soruyordum. Gördün mü bak, sen de yapabiliyorsun… Ama bırakman gerek…

-Neyi?

-Başkalarının düşüncelerini kendinin sanmayı… 

-Nasıl?

-Çok basit: kendi düşüncelerin arasında aslında sana ait olmayanları bulmak için  ‘Bu düşünce bana mı ait?’ diye sorarak…

 

Kısadan Hisse:

Her birimiz farklıyız ve bu farklı özelliklerimiz bizi biz yapan şeylerdir.

Kafamızdan geçen düşüncelerin pek çoğu bize ait değildir. 

Onların bize ait olduğu yanılgısına kapılırsak yanlış seçimler yapmamız kaçınılmadır.

Bir şeyleri yapmaya karar vermeden önce kendimize bunu gerçekten yapmak isteyip istemediğimizi ve bu düşüncenin gerçekten de bize ait olup olmadığını kendimize sormamız en akıllıca olanıdır. 

-Yapamıyorum, asla başaramayacağım dedi Lila ağlamaklı.



🐛-Neyi? Diye sordu çekirge.

-Asla o taklayı atamayacağım. Ben becerisizin tekiyim!

-Şu ana kadar atamamış olman bundan sonra da atamayacağın anlamına gelmiyor Üstelik beceri sadece takla atıp atmamakla ölçülebilen bir şey olsaydı, ben de beceriksiz olurdum dedi çekirge zıplayarak. Peki hiç sordun mu kendine?

Bu kez soru sorma sırası Lila’ya gelmişti:

-Neyi?

-Bunun nasıl mümkün olduğunu? Sonuçta birileri atabiliyor değil mi? Onları izle… Nasıl yaptıklarına bak…

-Evet ama ben onlar kadar iyi değilim ki…

-Konu onlardan daha iyi olup olmaman değil, konu her denemende daha iyi olup olmadığındır dedi çekirge omzuna sıçrarken.

-Hey bu kadar yükseğe nasıl sıçradın? Diye sordu Lila şaşkınlıkla.

-İlk seferde olmadı dedi çekirge. Bence sen de denemeye devam etmelisin diye de ekledi.

 

Kısadan Hisse:

Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın! Sadece kendinizle kıyaslayın.

Bazen de çoğu şey, biz olacağına yeterince inanmadığımız için olmaz! 

Denemekten asla vazgeçmeyin.

Kendimizi acımasızca yargılamak bize sadece zarar verir.

Öncelikle, gerçekleşmesini istediğiniz her şeyi birer birer not alın. Sonra tüm bu durumlar için sorular sormaya devam edin:

“Bunların hayatımda olmaları için hangi limitlerimi, bakış açılarımı ve yargılarımı kaldırmalıyım ki, bunların olmalarına izin verebileyim?” Kendinizi gelecek yanıtlara ve tüm olasılıklara açın… 

  

🐩-senden korkuyorum dedi Lila köpeğe.

-Ama neden? Diye sordu köpek.

- sivri dişlerin var…

-seni ısırmam dedi köpek eğer yavrularıma dokunmazsan…

-anlaştık o zaman dedi Lila gülümseyerek elini köpeğin patisine uzatırken.

Arkadaşız.

-hayır dedi köpek biz dostuz. Bana güvenebilirsin.

-sen de bana dedi Lila.

Gerçek dostlar birbirlerine asla zarar vermezler.



🐒-Ayakkabım parçalandı dedi Lila.

-Üzülme, yenisini alırsın dedi maymun.

-Ama ben onu çok seviyordum dedi Lila hem yenisini alsam da asla eskisi gibi olmayacak.

-Kesinlikle diye başını salladı maymun yemekte olduğu muzun yarısını yere atarken. 

-Bunu neden yaptın?

-Çünkü çürüktü dedi maymun omuzlarını silkerek. Bekle tazesini getireyim.

-Lila beklerken “eskilerin yerine yenilerini koymayı öğrenmelisin” diye bir ses duydu.

-Bunu sen mi söyledin?

-Neyi?

-Eskiyenlerin yerine yenilerini koymamı…

-Hayır söylemedim ama kim söylemişse doğru söylüyor dedi maymun elinde tuttuğu muzlardan birini Lila’ya verirken.

-Sence kim? Dedi Lila etrafına bakarak; etrafta bizden başka kimsecikler yok!

-O zaman, ses dışardan gelmedi belki de? Dedi maymun ağzı muzla doluyken. Çünkü az önce bana da içimden bir ses elimdeki muzu atmamı, sonra da gidip yeni bir muz almamı söylemişti.



🐬-Sanırım yolumu kaybettim dedi Lila.

-Yolunu kaybetmiş olamazsın dedi yunus. Yollar asla kaybolmazlar sadece bazen birbirine karışmış gibi görünürler.

-Peki şimdi ne yapacağım?

-Geriye dönmeli ve hangi sapakta yanlış yola saptığını bulmalısın.

-Bulunduğum yerden yeni bir yol arasam? Belki böyle daha kolay olur? 

-Tam olarak yanlışının başlangıcına geri dönmek, yanlış bir yolda ilerleyip daha da büyük yanılgılara düşmekten her zaman daha kolaydır dedi yunus. Neden zoru seçiyorsun?

-Çünkü bu dediğin daha zor gibi geliyor. Geriye gitmek istemiyorum…

-Bir de şuradan bakmayı denesen: aslında geriye gitmiyorsun sadece yolunu bulmak için ilerliyorsun. Üstelik bu yola sapmasaydın, asla benimle karşılaşamayacaktın. 

 

🐝-Bunu seveceğimi sanmıyorum dedi Lila elinde tuttuğu kiviye bakarken.

-Neden? Dedi bal arısı. Daha tatmadın ki?

-Ama dışından çok çirkin görünüyor dedi Lila kivinin tüylü ve kahverengi kabuğunu elinde evirip çevirirken.

-İçinin de dışı gibi olduğunu sanıyorsun ama sanmak bilmek değildir dedi bal arısı. Tıpkı düşünmenin yaşamak olmadığı gibi…

-Ya tadı acıysa? Ya denedikten sonra kusacak gibi olursam?

-Peki ya sulu ve tatlıysa ve hoş bir tazelik saçan kokusu varsa? İçini açıp bakmadan asla bilemezsin!

-Yani sence denemeli miyim?

-Evet, denemeden asla bilemezsin dedi bal arısı ama önce onunla konuşmalısın.

-Ona ne demeliyim?

 

 

 

You Might Also Like

0 yorum