CDlerim

CDlerim
indirmek için resimlerin üzerine tıklayın

Hayat iyi bir öğretmen

Hayat iyi bir öğretmen. Hatta tanıdığım en iyi öğretmen! Ancak unutmayalım ki, öğrenciler de önemlidir. İyi bir öğrenci de öğretmeni sorgulatır, ona yeni konular araştırtır yeni sorular sormasına ve yanıtları onun için araştırmasına alan yaratır böyle bakınca hepimiz hayatı deneyimliyoruz tamam ama hayat da bizimle kendini deneyimliyor!

Ölümün varlığıyla bu denli iç içe yaşamanın bizlere anlattığı şey daha iyi daha cesur yaşamak olmalı  bence...

Bir yandan bir şeyler hala elindeyken onlara sahip çıkmak, yapabileceklerini yapmak, kullanabileceğin yeteneklerini kullanmak;

Diğer yandan umutsuz olmak yada endişelenmek yerine olabilecek pozitif olasılıklara kafa yorup olana odaklanmak

Bunun ne anlama geldiğini Sanırım ancak anladım. Bugüne kadar çocuksu saflığımı, korkaklık sandığım için bunca yıl kendimi, ne ve kim olduğumu tam olarak anlayamamış olmam çok normal… 

Bir çocuk hayal dolu gözlerle dünyaya baktığında, pek çok şeyi hemen o an oracıkta ister ya… Safça…. Halbuki her şey zamanla gelişir, olgunlaşır, oluşur. Oysa o, anlamaz neden şimdi olmadığını ve yaşadığı şeye isim koyar: “Hayal Kırıklığı”.  Oysa, zaman ona günbegün kanıtlar, o hayaller teker teker gerçek olur fakat çocuk b hayal kırıklığının dar ve puslu penceresinden bakmaya başlamıştır bir kere. Bir tanesi gerçek olsa da hayallerinin geçmişten gelen, gene de güvenmez diğerlerinin de olacağına…  Oysa hayat ona her seferinde söyler, anlatır: Hayal kurmaya devam etmesi gerektiğin… Ancak bu şekilde yaşayabileceğini, başka türlü bir varoluşu bilmediğini ona içten içe kanıtlar. 

Zamanla, yeniden hayaller kurmaya başlar çocuk. Bu kez bilir, o hayaller vaktinden çok önce kurulmuşlardır. Ve hemen o anda gerçek olmayacaklardır.  Mutluluğu o anda yakalamanın tek yolu, o hayalleri içinde taşırken, olan gerçekleri dışarıda büyütmektir. Böylece denge kurar. Böylece en ufak söz, tek bakış, tek bir iç çekiş birçok anlam ifade etmeye başlar. Bu kez Onun dışındaki gerçekliğin içindeki hayallere uyum sağlamasına izin verir. Artık kalbi kırılmaz, hayal kırıklığı yaşamaz. O kendi yolunda yürürken şunu çok iyi bilir: eğer başka bir zamanda, başka bir boyutta yaşasaydı şu an yaşadıklarını; karşına çıkanlar onu anlayacaklardı. Ama şu an onların da elinden bu kadar gelmektedir. Daha fazlasını beklemek onlara da haksızlık olacaktır. Bir gün anlaşılacaktır nasıl olsa, Ama geç değil tam da olması gerektiği zamanda. Bu yüzden o artık beklemeyi de bırakır. Çünkü onun zamanıdır akmakta olan. O başkalarının onu anlamasını Beklerken... Öyleyse hayata karışmak en iyisidir. Ne de olsa hayat yapılan her şeyi, Söylenen her sözü, düşünülen Her düşünceyi er ya da geç bilincin kıvrımlarına taşır. Bu işte, hayata güvenmektir. Dediğim beklediğinin çok çok altında da verse, gelene alıp kabul etmektir. Bu büyük bir cesarettir. Çocuk böyle böyle anlar ne denli cesur olduğunu... Kendiniz sadece kendi yapabilecekleri ile kıyaslandığında, Eğer gerçekten yapabildiklerimi yani elinden gelenin en iyisini yapabilecek güçte buluyorsa kendini ve yapıyorsa korkularına rağmen O zaman o cesurdur. Ne yaptığının önemi olmadan... Cesaretin tanımı bu olur Onun için... Böyle böyle, her bir tanımı yeniden oturtması gerekir zamanla, Bıkmadan usanmadan. Sanki bunun için verilmiştir Bu hayat ona. Onun içine girip  dışarı oradan başkalarına bakmak, onun dışında kalıp onun içinde olanları izlemekten daha iyi gelmiştir sonuçta. Hayat da ondan tam olarak bunu İster zaten. Onu içine almasına izin vermesini. Böylece onu didik didik lime lime edip yeniden bütünleştirebilecektir kolayca. Zaten ondan kaçanlar kendilerinden kaçar ve bu hayatta kendinden kaçmak kadar zor bir şey yoktur. Nereye gitsen onu da beraberinde götürdüğün gerçeği kulaklarını patlatır, gözlerini kör eder direnenlerin.

En iyisi direnmeden bırakmak kendini. Olmak istediğin şeye değil ama… Şu an olduğun şeyin içine bırakmak… Kendi düğümlerinde boğulmayı göze almak ve hayatın kalbine dalmak. Onunla savaşı bitirip onun hep bir dost hem de en gerçeğinden bir dost olduğunu anlamak. Acı sözlerini afiyetle yutmak, kötü kokuları tiksinmeden koklamak; çamurlu yollarında yürürken kirlenmekten korkmamak, sürekli daha da yüksek tonda söylediği sözlerine kulaklarını tıkamamak. Çünkü ruhunun sen daha bu hayata gelmeden önce senin için planladığı yolun haritası onda saklıdır. O iyi bir rehberdir ve ne yapıyorsa seni yolda kendi yolunda tutmak için yapıyordur. Bunu anlamak, hatta iliklerinde hissetmek... İşte hayatla barış ve uyum içinde olmak budur.

Her anın kıymetini bilerek ve bu andan sonra gelen anda öleceğinin farkında olarak yaşasak  işte ancak bu şekilde gerçek bilinç durumunda olmak halini o zaman deneyimlerdik herhalde

Bu farkındalık bizlere o an içinde yapılabilecek tüm olasılıkların kapılarını açardı Çünkü o zaman gerçekten cesur olurduk.  Düşünsenize çekinilecek, korkulacak, üzülecek, kederlenip endişelenecek hiçbir şey yok! Çünkü zaten öleceksin. Elinde sadece şu an var ve ne yapacaksan o anda yapacaksın.  Yapmadığın içinde kalacak Yaptığın yanına kar

Böylesi bir bakış açısının insana en soysuz en karanlık seçeneklerinde varlığını hissettirecek denli büyük bir seçenek aralığı sunuyor olduğunun farkındayım ama işte bilinç denen şey tam olarak da bu.  O kadar seçeneğin içinde sen kafanda senin için ve tabii bütün için en hayırlı olan hangisi? diye bir başka sorunun radarıyla bu seçenekleri tarayıp değerlendirirken; işte ancak ne kadar bilinçli olabilirsen o kadar katkı olabilirsin.  Her şeye burnunu sokarak  da yaşayabilirsin, etliye sütlüye karışmadan da ama her koşulda seçimlerinin sonuçlarına katlanmak zorundasın er ya da geç burada, bu yaşamda ya da başka bir boyutta…

 

You Might Also Like

0 yorum